16 Temmuz 2015 Perşembe

Meryem Ana Evi

Herkese merhaba!
Bildiğiniz gibi yazlıktayım ve ne yazık ki internet sorunu yaşıyorum.Burada internete telefon paketimden bağlanıyorum ancak bu paket bir post yazıp fotoğraf eklemem için yetersiz.Kendime sessiz sakin bir internet cafe bulana kadar telefonumdan yetmeye çalışacağım.
Gelelim konumuza; bir önceki postta da bahsettiğim gibi İzmir'e giderek Meryem Ana Evi ve Efes Antik Kenti'ni ziyaret ettim,bol bol fotoğraf çektim.
Sizlerle paylaşmak için günlerdir sabırsızlanıyorum!
 Biz bu gezimizi bir tur vasıtasıyla yaptık,ancak ben kendi arabamızla gitmiş olmayı tercih ederdim.Efes gibi dolu dolu bir antik kentte zaman sınırlaması olmadan gezilmesi gerektiği kanısındayım.

Meryem Ana Evi

İzmir'in Selçuk İlçesi'nde bulunan Meryem Ana Evi Hz.İsa'nın annesi Hz.Meryem'in son yaşadığı ev olarak kabul ediliyor ve Hristiyanlar için hac bölgesi. Yalnızca Hristiyanlar için değil Müslümanlar için de kutsal.



Meryem Ana Evi oldukça küçük,ön kapıdan girilerek yan kapıdan çıkılıyor.Evden çıkıldığında önce mum yakıp dilek dileyebileceğiniz bölüm,merdivenlerden indikten sonra da içilebilen ve şifalı olduğuna inanılan suyun çıktığı çeşmeler var.


Çeşmelerden sonra ise herhangi bir şey bağlayarak (genellike peçete ve kumaş bağlanmış)dilek dilenen duvar bulunuyor. 


Evin içindeyken Meryem Ana'nın huzuruna eğilip dua eden ve dua ederken de ağlayan insanlarla karşılaştım,Hristiyanlar için bu kilisenin önemine birebir şahit oldum böylece.
Eğer yolunuz düşerse bir saat içinde ziyaret edebileceğiniz küçük ama önemli bir yer Meryem Ana'nın Evi.
Umuyorum ki az da olsa fikir verebilmişimdir bu yazımla sizlere.
En kısa zamanda Efes Antik Kenti üzerine olacak postumda görüşmek üzere,hoşçakalın!







6 Temmuz 2015 Pazartesi

Şirince!





Merhaba!
Geçtiğimiz perşembe günü Altınoluk'ta bulunan bir turla Şirince, Meryem Ana Evi, Efes Antik Kenti ve Kuşadası'nı gezdik.Kuşadası'na geldiğimizde gezecek enerjimiz kalmamıştı o ayrı.
Bu yazımda ilk durağımız olan Şirince'den bahsedip çektiğim kareleri paylaşacağım.
Şirince Selçuk ilçe merkezine 8 km uzaklıkta bulunuyor,21 Aralık 2012 tarihinde Maya Takvimi'ne göre kopacak kıyametin güvenli bölgelerinden kabul edildiği için dünyanın her yerinden turist çekmeye devam ediyor.



Şirince gezimize Taş Mektep Müzesi ile başladık.Bina 1996 yılından 2012 yılına kadar restorant-şarapevi olarak kullanılmış ve 2012 yılında müzeye dönüştürülmüş.Şuan binanın üzerinde her ne kadar Artemis Restorant yazıyor olsa da aslında  içeride Tanzimat Dönemi'nden cumhuriyetin ilk yıllarına kadarki dilimin eğitimiyle ilgili ipuçları veren objeler bulunuyor.Karneler, başarı belgeleri, cetvel takımları gibi.


Taş Mektep'in bulunduğu bahçede yöresel lezzetlerin satıldığı küçük bir dükkan da var.


Taş Mektep'ten ayrılmadan önce aldığımız broşür.



Taş Mektep'ten çarşıya doğru giden yolda çok şirin cafeler ve alışveriş yapabileceğiniz satıcılar bulunuyor.


Biz çarşıda kısa bir tur attıktan sonra Şirince'deki iki kiliseyi ziyaret etmek istedik, ancak gittiğimiz ilk kilise  St.John Kilisesi restorasyondaydı.Diğer kiliseye gidecek vaktimiz de kalmadığından gezdiğimiz grupla buluşmak için Taş Mektep'e döndük.Daha sonra da otobüsümüze binerek Meryem Ana'nın evine doğru yola çıktık.Ben Şirince'yi o eski dokusuyla çok sevdim.Yolunuz düşerse ziyaret edebileceğiniz şirin bir yer.Tabi Selçuk merkezinden sonraki o 8 kilometrelik yolun bir dağ yolu olduğunu belirteyim.
Bir sonraki postun Meryem Ana Evi üzerine olacağını söyleyip hoşçakalın diyorum.Görüşmek üzere!!





3 Temmuz 2015 Cuma

''Ben Malala ''


Temmuz ayından herkese merhaba!
Önceki postlarımda Malala'yı okuduğumdan ve bitirdiğimde fikirlerimi paylaşacağımdan bahsetmiştim.Malala aslında pazartesi günü bitti, ancak yazabiliyorum.
Malala Yusufzay hakkında genel bir bilgi vermem gerekirse:
Malala eğitim hakkını savunduğu içinTaliban tarafından 9 Ekim 2012 tarihinde okul servisinde başından vurulan bir genç kız. Kendisi 2014 Nobel Barış Ödülü'nün sahibi.Şuan hayatına İngiltere/Birmingham'da devam ediyor.
Kitap hakkındaki fikirlerime gelecek olursak; "Ben Malala'' adlı kitaba ilk başladığımda akıcı bulmamış ve kitabın geneli hakkında hayal kırıklığına uğramaktan korkmuştum.İlk elli sayfadan sonra ise kitabı elimden bırakmak istemedim.Okuduğum satırların hepsinin gerçek oluşu aklıma geldikçe hem içim acıdı, hem de çok öfkelendim.
Kitap beş bölümden oluşuyor:Taliban'dan Önce, Ölüm Vadisi, Üç Kız Üç Mermi, Yaşam ile Ölüm Arasında ve İkinci Bir Hayat.Malala'nın doğumundan,aile yapısına, babasının verdiği mücadelelerden Taliban'ın yaşattıklarına kadar her şey  tüm gerçekliğiyle anlatılıyor.
Malala ve babasının, Taliban'ın yaptığı zulümlere karşı korkusuzca verdiği mücadelenin boyutunun ancak kitap okunduğunda anlaşılabileceğini düşünüyorum.
Hayatım boyunca etkisinde kalacağım bir hikaye Malala'nın hikayesi.Kitabın okuyan herkese dokunacağını düşünüyorum.
Kitap tavsiye etmek benimle uyuşmayan bir kavram olsa da, Malala'yı tavsiye edeceğim.Herkesin kendine göre çıkarabileceği bir ders var çünkü bu hikayede.

Umuyorum ki Malala "İkinci Bir Hayat" olarak isimlendirdiği hayatında hep mutlu ve huzurlu olur.Seni tüm başarıların için kutluyorum Malala.
İstediğin gibi yürekli ve hak yemeyen bir politikaci olacağına tüm kalbimle inanıyorum,iyi ki varsın.

Not:Dün ablam ve kuzenimle günübirlik bir tura katılarak;Şirince Köyü,Meryem Ana Evi ve Efes Antik Kenti'ni gezdik.Daha sonra da kısa bir Kuşadası gezisi yaptık.Benim için dolu dolu geçen güzel bir gündü. İnternet sorununu aşıp kısa zamanda bu gezimle ilgili yazmak istiyorum.
Okuduğunuz için teşekkür ederim,hoşçakalın!