26 Aralık 2014 Cuma

2014 Yılında Okunan Kitaplar, Mutlu Seneler!!♥


Herkese merhaba!!
2014 yılı içinde okuduğum kitaplardan bahsedeceğim bu postta.Ben çok farklı tarz blog okuyan biri olarak,blogunda okuduğu kitapları uzun uzun yazıp  anlatan bloggerlara çok özenirdim, artık benim de bir blogum olduğuna göre sizlerle okuduğum kitapları ve fikirlerimi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki,bu sene gerçekten az okudum.Bunu söylerken çok üzülüyorum çünkü verimli bir yıl olamadı.Okuduğum kitap sayısı 30 kadar.

1-Eroinle Dans-Canan Tan
2-Tarih Hikayeleri-Ebubekir Subaşı
3-Fatih Harbiye-Peyami Safa
4-Elveda Gülsarı-Cengiz Aytmatov
5-Beyaz Zambaklar Ülkesinde-Grigory Petrov
6-Martı-Richard Bach
7-Senden Önce Ben-Jojo Moyes
8-Kardeşimin Hikayesi-Zülfü Livaneli
9-Aynı Yıldızın Altında-John Green
10-En Son Yürekler Ölür-Canan Tan
11-Menekşe Kokulu Hikayeler
12-Papatya Kokulu Hikayeler
13-Simyacı- Paulo Coelho
14-Soğuk Kahve-Ahmet Batman
15-Yıllar Sonra-İpek Ongun
16-Sefiller-Victor Hugo
17-Açlık-Knut  Hamsun
18-Suç Ve Ceza-Fyodor Dostoyevski
19-Şeker Portakalı-Jose Mauro De Vasconcelos
20-Aile Çay Bahçesi-Yekta Kopan
21-Uzun Hikaye-Mustafa Kutlu
22-Su-Buket Uzuner
23-Kürk Mantolu Madonna-Sabahattin Ali
24-Kamyon-Sabahattin Ali
25-Türkçe Reçete-Ömer Seyfettin
26-Robinson Crusoe-Daniel Defoe
27-Don Kişot-Cervantes
28-Otuz Beş Yaş Şiiri-Cahit Sıtkı Tarancı
29-Nefes Nefese-Ayşe Kulin
30-Esir Şehrin İnsanları-Kemal Tahir

Bu fotoğrafta Türkiye'de çok okunan ve benim de okumuş olduğum kitaplar var ,bu kitaplardan  ilk ikisi dünyada da çok okundu.
Benim her popüler olan kitabı okumak gibi bir huyum yok, ancak merak edersem konusu ilgimi çekerse alıp okuyorum.


Baştan başlayalım."Aynı Yıldızın Altında" adlı bir postum ayrıca var,o postta filmiyle beraber olarak kitap hakkındaki düşüncelerimi yazmıştım.Yine kısa da olsa bir şeyler söylemek istiyorum.Hikayenin konusu gerçekten güzel ve etkileyici,hızlı bir şekilde akıyor.Amaa filmi mi kitabı mı derseniz kesinlikle film derim. Bir kaç kere izledim ve her seferinde çok duygulanıp ağladım.Aşk hikayeleri seviyorsanız ve duygusallıklar,hayatın cilveleriyle sunulduğunda okumaktan zevk alıyorsanız kesinliklr tavsiye ederiim.

Bir diğer ünlü kitabımız Jojo Moyes'dan "Senden Önce Ben".Bu kitabı bu yaz okudum ve okurken zevk aldım.Aynı Yıldızın Altında'yla temelde benziyor aslında iki kitapta da aşk var, hastalıklar engeller var.
Kitaplar hakkında ipucu verecek bir şey yazmak istemiyorum.Çünkü okuyacağım bir kitapla ilgili araştırma yaparken ,kitapta geçen bir şeyleri öğrenince hiç hoşlanmıyorum,sizin de  bu postu okurken istemsizce spoiler alıp bana kızmanızı istemem :))
Uzuun lafın kısası, klasik aşk hikayelerinden sıkıldıysanız bu kitap güzel bir tercih olabilir.
AyrıcaBu hikayeye çok benzer bi hikayenin "Guzaarish" adında bir Hint filminde geçtiğini duydum,ben izlemedim ama ilk fırsatta izleyeceğim.
Üçüncü kitabımız okurken çok etkilendiğim aynı zamanda çok şaşırdığım "Kardeşimin Hikayesi"-  Zülfü Livaneli.Bu kitabı bitidiğimde okumaktan gerçekten mutlu oldum .Sevgili Zülfü Livaneli'nin hayal gücü, bilinç altı, kitabın gizemli hali oldukça etkiledi beni.Çok ilginç,güzel bir hikayeydi.

 Bu fotoğraftaki son kitap ise Soğuk Kahve, bu kitabı okurken bazen çok sıkıldım ,bazen çok doğru buldum  anlatılanları,ama en güzel yazarı özetlemiş kitabını facebook sayfasında.Paylaşmadan geçemedim.

Bu fotoğrafta ise okul dolayısıyla okuduğum kitaplar var.
Fatih Harbiye'yi severek okumuştum,ama bittiğinde kafamda soru işaretleri kalmıştı.Beyaz Zambaklar Ülkesinde ise elimde ne yazık ki uzun zaman kalan kitaplardan birisi oldu 2014'de.Uzun Hikaye keyifli bir kitaptı,filmini de izlemek istiyorum.Elveda Gülsarı okuduğum ilk Cengiz Aytmatov kitabı oldu,çok akıcı değildi ama güzel bir kitaptı diyebilirim.
Okuduğum kitapların tamamının olmasa da bir kısmının fotoğrafını bu postta paylaşmış oldum.En üstteki fotoğrafta eksikler olsa da  eğer aralarından merak ettiğiniz,detaylı yazısını istediğiniz bir kitap varsa yorumlara bırakırsanız çok mutlu olurum,ayrıca bilgi vermeye çalışırım."Neden eksikler var ve neden tüm kitaplar hakkında kısa da olsa bi şeyler yazmadın "diye sorarsanız; tüm kitapları görüntüleyememin sebebi arkadaşlarıma,kuzenlerime okumaları için vermiş olmam.Tüm kitapları aynı postta anlatırsam çok uzun bir yazı olacağını düşündüm.
Umarım sıkıcı bir post olmamıştır.
Yeni yılınızı şimdiden kutluyorum,mutluluk ve sağlık getirsin.
Mutlu seneler!!
 Not:İlk görselde,en üstte bulunan kitap "Başucumda Müzik" adlı kitap henüz bitmedi,şuan okuduğum kitap olduğu için okuduklarımın arasına karışmış.

20 Aralık 2014 Cumartesi

Durum Bildirimi


Herkese merhaba!!
Bloguma  bir süredir zaman ayıramıyorum ve gerçekten üzülüyorum aktif olamadığımda, arayı kapatmak adına elimden geldiğince buralarda olacağım.

"Yurt Dışı Gezisi" adlı postta okulumla Orta Avrupa gezisine gideceğimden bahsetmiştim.Pasaport işlemleri başladı,ve ocak sonu yaklaştıkça heyecanım artıyor.Döndükten sonra bolca post yazacağımı tahmin ediyorum,gezdiğim yerler,yediklerim,aldıklarım vb.hakkında.
Yurt dışına çıkmadan önce profesyonel bir fotoğraf makinası almayı düşünüyorum,henüz alıp almayacağım net olmasa da,yaptığım küçük araştırmalar sonucu "Canon 650d "ye sıcak bakıyorum.Eğer tavsiye ettiğiniz bir makina varsa,ya da Canon 650d hakkında bir bilgiye sahipseniz yorumlara bırakırsanız çok mutlu olurum.

Yine sınavlarım başladı,abur cubur yeme sıklığımda arttı malesef hemen.Bu hafta da ders çalışmakla geçecek,haftasonu "2014 Okunanlar" postunu yazmak istiyorum.Okunan kitaplar hakkında kısa bilgiler ve yorumlarımla tabi.
Şimdi durum bildirimi yapmış olayım,bir sonraki postta görüşmek üzere hoşçakalın!!

7 Aralık 2014 Pazar

İki yeni kitap

Merhaba!!
Öncelikle herkese mutlu pazarlar.
Bugün size yeni aldığım kitaplardan ve 2014 yılı içinde okuduğum kitaplardan bahsedeceğim.Dün uzun sayılabilecek bir aradan sonra (Kendime elimde olan kitapları okuduktan sonra yeni kitaplar alacağıma dair söz vermiştim.)  kitap aldım.
Birincisi Haruki Murakimi'den "Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında" ve Kokulu Hikayeler sersinden "Papatya Kokulu Hikayeler".Haruki Murakami  kitaplarını çok merak ediyorum ve daha önce okumadım.Bu kitapla başlangıç yapacağım.Ne kadar doğru bir karar oldu bilemiyorum ama gerçekten okumak için sabırsızlanıyorum.
Papatya Kokulu Hikayeler"e gelecek olursak, aslında almayı düşündüğüm bir kitap değildi,indirimde olması ve çokça okuduğunu bilmem almam için cezbetti.Bu yaz "Menekşe Kokulu Hikayeler"i okumuştum.Derlemelerden oluşan bu kitap serisi güzel hikayelerle  dersler veriyor.Farklı bir bakış açısından bakarsak okunacak bir sürü kitap varken zaman ayırıp okumak çok gerekli gelmeyebilir.Önceki postlarda da söylediğim gibi önceliğim klasikler olacak uzun bir süre ama ara ara çok satılan, dünyada yankı yapan kitapları da okumayı sürdüreceğim.

2014 yılı içinde okuduğum kitapların yazısını aralık ayının sonunda uzun bir post olarak yazacağım.
Şimdilik hoşçakalın,bir sonraki postta görüşmek üzere!!

1 Aralık 2014 Pazartesi

Aralık geldi!!

Herkese merhaba!
Bugün 1 Aralık 2014 ,baya baya  kış geldi.Benim en sevdiğim mevsim yaz olduğundan hava soğudukça yazın  çektiğim fotoğraflara bakıp mutlu oluyorum.O fotoğraflardan çoğunu instagram hesabımdan paylaşmıştım yaz boyunca.(instagram hesabım:kelessdilara)


Bu fotoğrafı ağustos ayında  çektiğimi hatırlıyorum.Sahile kitap okuduğum en keyifli zamanlardan.
Arizona Green Tea adlı içeceği instagamda çokça görüyordum ve tadına olan merakımdan  değil, şişesinin güzelliğinden almak istiyordum, Forum Istanbul'daki Rossman mağazasında ablam görünce bana almış.Tadı hakkında pek bir fiktim yok çünkü bana ulaştığında çoktan bitmişti :) Diğer çeşitlerini de bulduğumda alıp deneyeceğim.Boş şişe hala başucumda.

Yaz boyunca içtiğim en güzel limonata.Ne çok tatlı ne çok ekşi tam kıvamında.
Aralık ayında yazdan fotoğraflar bulabileceğiniz ilginç bir post oldu.
Bir sonraki postta görüşmek üzere.
Hoşçakalın!!

23 Kasım 2014 Pazar

Mutlu Pazarlar!!

Soğuk bir pazar gününden merhaba!!
Günüm tamamen tembellikle geçti bugün.Geç uyandım,evde kahvaltı yaptım,dizi izledim,instagramda çokça vakit geçirdim.
Şuan Paulo Choello -Simyacı kitabını ikinci defa okuyorum.Bildiğiniz gibi lise öğrencisiyim ve amacım liseyi bitirdiğimde tüm klasikleri okumuş ve sindirmiş olmak.Dünya edebiyatı ve Türk edebiyatının önemli yapıtlarını okuyorum.Okuduklarımı yeniden,okumadıklarımı zamanla okuyacağım.
Bu klasiklere örnek vermem gerekirse Şeker Portakalı ardından gelen Güneşi Uyandıralım ve Delifişek,Sol Ayağım serisi,Suç ve Ceza,Sefiller..vb kitaplar.

Simyacı kitabının özel baskısını aldığımı ve ikinci defa okuyacağımı bir postta söylemiştim.Şuan okuyorum ve okudukça bazı kitapları küçük yaşta okumanın ne kadar tehlikeli olduğunu görüyorum.Şuan hayranlıkla okuduğum Simyacı'yı ilkokulda okuyup çok sıkıldığımı hatırlıyorum.Eğer daha doğru,yaşıma uygun kitaplarla yoluma devam etmeseydim yanlış zamanda okunan bir kitabın beni kitap okumaktan uzaklaştıracağı ihtimali korkutuyor beni.
Bu kadar uzunca anlattığım şeyin özeti çok net aslında.Doğru yaşta doğru kitap okunmalı,okutulmalı.
Şimdi ben gidiyorum,ders çalışıyorum.
Size harika bir pazar akşamı diliyorum!!
Hoşçakalın!

22 Kasım 2014 Cumartesi

Gecikmiş bir kitap yazısı #kitappostu Buket Uzuner-Su


Herkese merhaba!!
Gecikmiş bir yazıyla karşınızdayım bugün.Buket Uzuner'in  Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları SU" kitabı hakkında bir şeyler yazmak istiyorum.
Öncelikle kitabın bir dörtlemenin ilk kitabı olduğunu belirtmek isterim.Su kitabının ardından gelecek "Toprak ,Hava ve Ateş "kitapları henüz çıkmadı.
Ben bir kitabı ne çok kısa sürede okumayı ne de uzun zaman elimde tutmaktan hoşlanıyorum .Ortası olmalı.Tabi kitap okuma süreci kitabına ve kişisine göre değişiyor.
Su kitabı anlayamadığım şekilde elimde çok fazla kaldı.Kitabı çok severek ve merak içinde okudum,ama araya hep başka bir kitap girdi farklı bir şey okumam gerekti.Sonuçta kitabı severek okumama rağmen fazlaca elimde kaldı.
Buket Uzuner'in tabiat ve insanların ilişkisini şamanlığa değinerek anlattığı Su kitabı gerçekten çok bilgilendirici ve etkileyici bir kitap.Kutadgu Bilig şifreleriyle kayıp Defne Kaman'ın izini süren komiser Ümit'in hikayesini okuyan herkesin etkileneceğini düşünüyorum.
Ben okuyacağım kitaplara karar verirken çevremdeki insanların tavsiyelerini de dikkate alıyorum,ancak arkadaşımın çook beğendiği bir kitap benim tarzıma uymuyorsa o kitabı okumuyorum.(Örneğin bilim kurgu kitaplarını sevmiyorum,okumuyorum.)
Yani ben Su kitabını ne kadar beğenerek okusam da eğer bu tarz kitaplardan hoşlanmıyorsanız tavsiye ediyorum diyemem.
Bana göre son derece bilgi veren,etkileyen Su kitabı okunacaklar listesine alınmalı,dediğim gibi okuma tarzınıza göre değişir.
Su kadar güzel bir haftasonu diliyorum!
Hoşçakalın!!

15 Kasım 2014 Cumartesi

Mevsim Rüzgarları

Herkese merhaba,
Zor bir haftayı geride bırakıp geldim.
Sonbahar fotoğrafları çekmek istedim,istediğim kadar çekemedim ama çektiklerimi de paylaşmak istiyorum.Bahçedeki sarı ve kırmızı renkli yapraklardan biri bu.Dökülen yaprakları süpüren birini gördüğümde üzülürüm ben.Ne gerek var ki dilediği yere düşmüş yaprakları dağ yapıp çöp gibi atmaya..

En sevdiğim mevsimin yaz olduğunu önceki postaların birinde söylemiştim,yazdan sonra sonbahar geliyor sanırım."Ekim Geldi" ismindeki postumda paylaştığım fotoğraf şimdi daha güzel ve anlamlı gelmeye başladı.



Biraz moralsiz çıkmıştım bugün evden,hafif hafif yağan yağmurdan mı yoksa sarı sarı yaprakların arasında geçirdiğim kısacık vakitten mi bilinmez enerjim yükseldi.
Şimdi her sınav haftasındaki öğrenci gibi gidip ders çalışmalıyım.Sınav dönemindeki herkese sabır ve başarı diliyorum!
Hoşçakalın!


11 Kasım 2014 Salı

Yazın huzurunu özledim!

Herkese merhaba!
Durumum aynen  fotoğrafta olduğu gibi.
Tüm sınavlarım bu iki hafta içerisinde haliyle ders çalışmak zorundayım.Blogu birazcık ihmal etmemim sebebi bu yani.
Şimdi sizlerle paylaşmak istediğim fotoğraflar var.

Bu fotoğrafı okulumun bahçesinde çektim.Bulutların bu halini çok sevdiğim için paylaşmadan geçemedim.
Daha yazı özlemek için çook erken biliyorum,ama özledim..
Sahilde sessiz sakin kitap okumayı özledim mesela.
Sırf çok güzel görünüyor diye tadı kötü renkli dondurmalar almayı özledim..
Dayanamayıp bahçeden kopardığım olmamış potakalın kokusunu özledim..Özledim de özledim yani.
Yoğunluğum azalır azalmaz aktif bir şekilde burda olacağım.
Şimdi ders çalışmaya gidiyorum.
Hoşçakalın!



3 Kasım 2014 Pazartesi

Altınoluk..

Pazartesiden merhaba,
Bu postun Altınoluk" üzerine olmasını istiyorum.
Ben Altınoluk'a ilk gittiğimde dört aylıkmışım,5 yıl sonra ev almışız, yıllardır gidip geliyoruz,her yıl giderken sabırsızlandığım,ordayken mutlu olduğum nadir yerlerden Altınoluk.

Altınoluk Balıkesir'de ancak Çanakkale sınırında yer alıyor.Çanakkale'ye bağlı olan Küçükkuyu ile komşu.
B fotoğrafı da Altınoluk'a  yaklaşık yarım saat uzaklıkta olan Çamlıbel Köyü'nde çektim geçtiğimiz yaz.
Altınoluk hakkında biraz bilgi verirsem;
Öncelikle denizinin temiz ve çok soğuk olduğunu belirtmeliyim.
Akşam saatlerinde oldukça yoğun olan bir çarşısı var ve bu çarşıda kitapçılar,cafeler,restorantlar,mağazalar,hediyelik eşya satan dükkanlar kısacası aradığınız her şey var.
Altınoluk'a yakın gezebileceğiniz çok köy mevcut.Doğayla iç içe piknik yapmak isterseniz bizim neredeyse her yıl uğradığımız "Pınarbaşı" ve "Hasanboğuldu"nun size uygun ololduğunu söyleyebilirim,denizde vakit geçirmek isterseniz tekne turlarına katılabilir,çevre koyları veya adaları gezebilirsiniz.Dağ havası almak ,ormanda gezmek isterseniz de yine safari turlarına katılarak çok iyi vakit geçirebilirsiniz.
Altınoluk'ta üretilen zeytin ve zeytinyağını isterseniz halk pazarındaki köyden gelen teyzelerden, isterseniz çarşıda bulunan dükkanlardan satın alabilirsiniz.
Benim söyleyeceklerim şimdilik bu kadar.
Bir sonraki postta görüşmek üzere.
Hoşçakalın!

1 Kasım 2014 Cumartesi

Hoşgeldin Kasım!

Herkese merhaba! 
Zaman ne çabuk geçiyor,bugün 1 Kasım oldu.Umarım herkese güzellikler getirir kasım ayı.
Bugün cumartesim çok farklı geçmedi aslında ama erken kalmayıp uyumuş olmam bile mutlu olmam için önemli bir sebep.
Dershaneye gidip geldim yine,şimdi bu postu yayınlayıp ödevlerime başlayacağım.
Haftaya sınavlarım başlıyor,iki hafta sürecek.O sürede aktif olamayacağımı bildiğimden sınavlar başlayana kadar biraz daha fazla post yayınlamaya çalışacağım,ne kadar başarılı olurum bilmiyorum.
An raporum bu şekilde,yarın görüşmek üzere,hoşçakalın!

29 Ekim 2014 Çarşamba

Cumhuriyetimiz 91 Yaşında!


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'mızın 91. yılı kutlu olsun!
Söyleyecek çok şey var aslında ama benim söyleyeceklerim kısa ve öz olacak bugün için.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkmasıyla ardından gerçekleştirilen bir dizi mücadeleyle Cumhuriyet" bugün ilan edilmiş.
"Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait"olduğu bu yönetim şeklinin önemini bir gün herkesin gerçekten anlayabilmesini dileyerek, Ata'mıza olan minnetimizi onun ilke ve inkilaplarını benimseyerek,öğrenip öğretebilecek seviyeye gelerek göstermemiz gerektiğini düşünüyorum.
Cumhuriyet coşkusunu sonuna kadar yaşamamız gereken bugünü umuyorum ki bir yıl sonra üzüntüsüz geçirebiliriz.
Cumhuriyetimizin nice güzel yaşları olsun!

28 Ekim 2014 Salı

Kış geldi gibi

Bugün ikinci postumla karşınızdayım , blogu açtığımdan beri ilk defa oluyor sanırım.Umarım zamanla daha da sıklaşır bu aktiflik.
Cumhuriyet Bayramı'mız dolayısıyla yarım gündü bugün devlet kurumları, biz de okuldan erken çıktık.Hava gerçekten çok soğuktu üstüne bir de kara dönük bir yağmur yağınca çok üşüdüm.Yukarıdaki fotoğrafı eve gelince bahçede çektim. Salyangozlar çok ilginç gelir bana küçüklüğümden beri.Bir gün fırsatım olursa yakından fotoğraflamak istiyorum bu tatlı hayvancıkları.

Eve geldiğimde beni çok sevdiğim ıslak kek kokusu karşıladı. Yemek yedikten sonra hemen kahve yapıp yedim.Kilo almamam lazııım!
Şişman bir insan değilim ama kilomu korumaya çalışıyorum, hatta bir iki kilo versem bence fena olmaz.Tatıyla tuzlu arasında bir seçim yap deseler ben kesinlikle tatlı diyen taraf olurum. Çok seviyorum, yapacak bir şey yok.
Bugünlük benden bu kadar.
Yarın vaktim olursa mutlaka post yayınlayacağım.
Şimdiden mutlu bayramlar, Cumhuriyet Bayramı'mız kutlu olsun!

My Mad Fat Diary

Herkese merhaba!
Sınavlar başlamadan bu postu yazmak istedim."My Mad Fat Diary" benim bırakmadan izlediğim tek yabancı dizi.Ben çok dizi izleyen biri değilim, ama bu diziyi bu yaz başlayıp bu yaz bitirdim.Zaten iki sezon mevcuttu,biri 7 diğeri ise 6 bölümden oluşuyor bu sezonların.
3.sezon Mart 2015'de başlayacakmış.Heyecanla bekliyorum.
Google'a My Mad Fat Diary yazdığınızda Vikipedia kaynağınndan bu bilgiye ulaşıyorsunuz.
''Hikaye 1996 yılında geçiyor  Rae'nin birkaç aydır kaldığı klinikten çıkmasıyla başlıyor. Klinikte kaldığını kimseye söylemeyen Rae buradan çıkmasına rağmen Kester isimli psikoloğu ile terapilere devam ediyor ve ara ara klinikteki arkadaşı Tix’i görmeye geliyor. Psikoloğunun ricası üzerine günlüğü yazmaya başlıyor. Rae klinikten çıktıktan sonra çocukluk arkadaşı Chloe ve Chloe'nin arkadaş grubuyla takılmaya başlıyor.
Vikipedia'nın da anlattığı gibi genç bir kızın hikayesinin anlatıldığı bu diziyi severek izlememdeki en önemli sebep karakterlerin çok samimi oluşu ve senaryo.Türk dizilerindeki gibi hiçbir şey yılan hikayesine dönmüyor,yaşanıyor ve bitiyor.Genelde başrol  Rae'nin cümleleriyle başlayan  bölümler ortalama 40 dakikada bitiyor.Eğer siz de benim gibi bilim kurgu ve fantastik öge içerikli dizi/fiilmlerden hoşlanmıyorsanız,bu hikayeyi seveceğinizi düşünüyorum.
Yine bu yaz ''Lost''a başlamıştım ama yayınlandığı dönem ablam izlediğinden, dolayısıyla sonunu bildiğimden ve çok fazla bölüm olduğundan izlemeyi bıraktım.
Eğer bu tarz yazıları okumayı seviyorsanız,lütfen yorumlarda belirtin.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.Bir sonraki posta kadar görüşmek üzere,hoşçakalın!

24 Ekim 2014 Cuma

Yurt Dışı Gezisi

Merhaba!
Bir hafta daha geride kaldı, ekim bitmek üzere.
Sizlerle paylaşmak istediğim haberler var.Ocak ayının sonunda okulumla dolayısıyla arkadaşlarımla yurt dışına gidiyorum.Çok mutlu bir o kadar da heyecanlıyım.Daha önce yurtdışına çıkma fırsatım olmamıştı ama altı günde beş ülke gezmiş olacağım bu gezi sayesinde.Bu ülkeler Avusturya, Almanya, Macaristan,Çek Cumhuriyeti ve Slovakya.
Bu geziden sonra blogdan gezdiğim yerlerin fotoğraflarının fışkırmamasına imkan yok, şimdiden çekeceğim fotoğrafların hayalini kuruyorum.
Bu fotoğrafı bugün okul çıkışı çektim, sonbahar da bitiyor artık..
Bugün cuma, yani benim en sevdiğim gün.Yarın uyuyacağım demek isterdim ama malesef sabah 8.30'da dersim var, olsun bir sonraki haftasonu uyuyacağım. Yarın dershane çıkışında da arkadaşlarımla buluşup sinemeya gideceğiz. Hangi filme gideceğimize henüz karar vermedik.

Benim söyleyeceklerim şimdilik bu kadar çok heyecanlı ve mutluyum.Ocak ayını iple çekiyorum.
Mutlu haftasonları diliyorum.
Hoşçakalın!

18 Ekim 2014 Cumartesi

Yeni kitap,yeni mutluluk


Merhaba!
Bugün güzel bir gündü benim için,bol bol uyudum.En sevdiğim öğün olan kahvaltıyı evde yaptım.Kitapçıya gittim, e daha ne olsun.Kitap satılan bir yere girdiğimde hiç çıkmak istemiyorum,bugün acelem olduğu için çok kalamadım.Sadece bir kitap alıp çıktım, bu aralar çok kitap alasım var ama okunacak çok fazla kitabım var.2014 bitmeden elimdeki kitapları eritmek istiyorum.Umarım başarılı olurum.
Aldığım kitaba gelirsek Kürşat Başar'ın "Başucumda Müzik" kitabını aldım. Kürşat Başar'ın yeni kitabı "Yaz"a yapılan yorumları okuduğumda hep Başucumda Müzik kitabıyla karşılaştırıldığını ve beklentiyi karşılamadığını gördüm.O nedenle Kürşat Başar'dan okuyacağım ilk kitabın Başucumda Müzik olmasını istedim.Daha sonra belki Yaz'ı da okurum.
Şimdi gerçekten ders çalışmam gerekiyor.Verimli bir şekilde çalışmak istiyorum.Benim için bugünün mutluluğu yeni alınan kitap oldu. Umarım sizin haftasonunuz da keyifli geçiyordur.Bir sonraki postta görüşmek üzere.
Hoşçakalın!

12 Ekim 2014 Pazar

Bozcaada ♥

Merhaba!
Yoğun bir haftayı geride bıraktım geldim.Çok yoruldum ama haftayı da bitirdik.Güzel bir post hazırlamak istedim.Konumuz Bozcaada.Bozcaada'yı çok seviyorum.Sokakları,denizi,evleri,yemekleri her şeyi ayrı güzel.Bozcaada'ya gittiğimde fotoğraf mı çeksem,etrafa mı baksam şaşırıyorum.
Şimdi Bozcaada'dan kendi çektiğim fotoğrafları paylaşmak istiyorum.Üstteki fotoğraf da Bozcaada'dan.Renk Sever Bir Kız yazmadan edemedim üzerine.


                Pencere çekmeye doyamıyorum Bozcaada'da, hepsi birbirinden güzel.


Her ev,dükkan özenerek yapılmış,çiçekler tablolar,renkler özenerek seçilmiş.Özenle yapılan her şey belli ediyor kendini.Haksız mıyım?


Çiçek bulunduğu her yere nasıl güzel enerji veriyor.Her yere renk lazım ve bu renk çiçekle verildiğinde bence sonuç her zaman mükemmel.


Bozcaada'ya gidildiyse Ayazma Plajı'nda denize girilmeden dönülmemeli.Deniz çok temiz! Soğuk ama sıcak havada zaten soğuk deniz ideali.Mesela Didim'de denizin çok sıcak olduğunu ve çıktıktan sonra çok üşündüğünü öğrendim.Antalya'nın suyu da çok sıcak ve hiç sevmemiştim gittiğimde.Soğuk denizi sevmeyenler bile gitmeli Ayazma Plajı'na temizliği için fazlasıyla değer.

Şimdi gidiyorum ben biraz ders çalışmaya.Umarım fotoğraflar içinizi açmıştır.Benim gibi yaz en sevdiğiniz mevsimse "Şimdi orda olmak vardı" demişsinizdir belki.
Bir kaç gün içinde görüşmek dileğiyle.
Hoşçakalın!

5 Ekim 2014 Pazar

Tatil ne güzel şey!


Tam da böyle keyiflerdeyim.Tatil çook iyi geldi bana kitap okuyorum, bir şeyler yazıyorum.Bol bol yiyorum..Çarşamba günü okula gitmek çok zor gelecek.Tabi yapılması gereken dağ gibi ödevleri de unutmamak lazım.Bir Genç Kızın Gizli Defteri 11.Kitap "Yıllar Sonra" yı bitirdim.Detaylı yazısını dün yazdım.Bir önceki posta bakabilirsiniz.12. kitap gelecek gibi.Gelsin de zaten her yaşta okurum.
Uzuunca zamandır elimde Buket Uzuner'in Su kitabı var.Bu tatilde bitirmek istiyorum artık,bir kitabın uzun süre elimde kalmasından hoşlanmıyorum.Bu kitap neden böyle oldu bilmiyorum hikaye gayet güzel gidiyor aslında.Su kitabını bitirdikten sonra hemen Paulo Coelho Simyacı kitabına başlayacağım.Daha önce okuduğum bir kitap olmasına ve bir kitabı defalarca okumayı sevmememe rağmen ikinci defa okuyacağım nadir kitaplardan olacak.Sebebi 25. yıla özel yayınlanan baskı.Kitaba başladığımda fotoğrafıyla yazısı gelecek.
Sizin bayram tatiliniz nasıl geçiyor,neler yapıyorsunuz?
Bende durumlar böyle.Tatil modundayım.Artık yavaş yavaş ödevlere başlamam lazım,son güne birikmesin.
Bir sonraki postta görüşmek üzere, hoşçakalın!

Not: İlk görseldeki defter ve matruşkalı kalem hediye ,defter arkadaşımdan kalem ise kuzenimden ikisine de tekrardan çook teşekkür ediyorum.

4 Ekim 2014 Cumartesi

Duygulandım! İpek Ongun'dan 11.Kitap "Yıllar Sonra"

Merhaba!
Öncelikle herkese mutlu bayramlar diliyorum.Bu postun benim için özel olacağını söylemek istiyorum.Neden mi? Birkaç yıl önce on kitabını da bayıla bayıla okuduğum "Bir Genç Kızın Gizli Defteri" serisinin on birinci kitabı var artık.Geçtiğimiz salı günü internette yeni çıkan kitaplara bakınırken  "İpek Ongun -Yıllar Sonra" kitabını görünce inanamadım. Hiç duymamıştım serinin on birinci kitabının geleceğini,çok şaşırdım ve resmen duygulandım.Bu seriyi okuyan arkadaşlarıma haber verdim hemen,çok şaşıracağınız bir şey oldu diyerek.Bir solukta okuduğum on kitaplık serinin yıllar sonra devamının gelmesi mutlu etti,meraklandırdı beni.Belki böyle yazınca kulağa saçma gelecek ama çocukluğumun önemli bir parçasıyla yeniden yolum kesişti.
Dün gidip alma fırsatım oldu,şuan bitmek üzere.


Böyle not düşmüş sevgili İpek Ongun.Okuyunca uzun süre tebessüm ettim çünkü o sayfalar açanlar ,gruplar oluşturanlara ben de destek çıkmıştım bir zamanlar.Gerçekten farklı oldu yıllar sonra "Yıllar Sonra " adında bir kitapta kavuşmak Serra'nın satırlarıyla.Gerçi bu kitapta Serra'nın kızı Selin'in günlüğünü okuyoruz ama Serra'dan haber aldıktan sonra ne fark eder ki..


Diğer kitapların yanında yerini alması için son sayfaları okuyacağım bu postu yazdıktan sonra.Şuan yaşıma pek uygun olmasa da bu kitabı severek ve heyecanla okuyorum.İlerde de dönemimin efsanesi olarak anlatacağım eserler bu kitaplar olacak sanırım.Daha çok şey yazabilirim bu seri hakkında ancak kitaba dönmek istiyorum.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.Umarım çok sıkmamışımdır sizleri.
Bir kez daha iyi bayramlar diliyorum.
İyi geceler!

1 Ekim 2014 Çarşamba

Ekim geldi..

 

Merhaba,bugün 1 Ekim.Kimi için yeni mutluluklar,kimi için yolda olan zorluklar barındıran klasik bir ay aslında sadece.Hüzünlü bi' yazı olacak olabilir ama içimden geçenleri direkt yazmak istiyorum.Bu aralar pek pozitif olamıyorum,ki benim pozitif olmayan halim bile çok sakin değildir.Yaz bitti,okul açıldı derken enerjim düştü.Mutsuzum biraz.İlk iki hafta ders çalıştım,tekrar yaptım daha sonra çok sıkıldığımı fark ettim.Okulun başından bunalmamak için bıraktım. Bu hafta sadece ödev yaptım ayrı olarak ders çalışmadım.Ama hala sıkılmış ve mutsuz olunca sorunun dersler olmadığını anladım.Sorunum ne benim diye düşündüm bulamadım.Sonra kendime kızdım.Mutsuz olmak için gerçekten önemli bir sebep yokken mutsuz olmamalıyım dedim.Şuan çok mu mutluyum? Hayır.Böyle mutsuzluklar herkese gelir ve geçer,haksız mıyım?
Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ben Polyanna olmayı seviyorum.Yaşadığımız dünyada savaşlar varken, mesela şu dakikada bir çocuğun annesi ölmüşken benim mutsuz olmaya hakkım yok.Ki benim gibi yanında gerçek dostları olan bi insanın hiç yok!
Böyle kafa karışıklığı içinde bi post oldu.Sıktıysam gerçekten üzgünüm.
Sonuç olarak mutsuz olmak için geçerli sebeplerimiz yokken mutsuz etmeyelim kendimizi diyorum.
Güzel bir ay olması dileğiyle,iyi geceler!

28 Eylül 2014 Pazar

Kırtasiye severim!

Pazar günunden merhaba!
Zaman ne çabuk geçiyor.Son postumu yayınlayalı bir hafta olmuş bile.Okulda da iki haftayı  geride bırakmış olduk.Evden sabah 07.00'da çıkıp akşam 17.00'da geliyorum.Ödevler,tekrarlar derken saat geç oluyor.Yine de haftaiçi post yayınlamaya özen göstereceğim.Bir hafta uzun bi' zaman dilimi çünkü.
Bende durumlar şuan böyle. Bu postta haftaiçinde yaptığım kırtasiye alışverişlerini göstermek istedim.İlk postumda kırtasiyeyi çok sevdiğimi söylemiştim sanırım.


Bunlar okul için aldığım defterler.Marka ve serileri aynı.Gıpta markasının "Chorme" serisi.Sayfa sayıları benim tercihime göre farklılık gösteriyor.Matematik için 100 yaprak,kimya için 80 sayfa aldım mesela. Ortalama fiyatlarınnın 5 TL civarında olduğunu söyleyebilirim.Ha bu arada renkleri sevdiğimi söylemiş miydim?




Bir iki yıl öncesine kadar stabilo kalemleri çok severdim.Ancak zamanla stabilodan daha çok sevdiğim kalemlerle tanıştım.Yine de stabilo'nun highliterları en sevdiğimdir.Hem hızlı kuruyorlar,hem uçları kolay kolay kirlenmiyor.Bu krem tüpü şeklindeki seriyi ilk defa kullanacağım.Bir iki defa denedim ve çok beğendim.Bu arada pembe olanıyla saçlarımın uçlarını boyamayı tabi ki denedim.Fazlasıyla kalıcı oldu.Saçımı yıkayana kadar kıyafetime bulaşmadan kaldı.Tabi sadece deneme olarak yaptım bunu.Yoksa saçlarımı kalemle boyamak gibi bir huyum yok.


Postitleri ders çalışırken kullanıyorum.Genelde kitap veya defterlerime yapıştırıp notlar alıyorum.Bugüne kadar o kadar çok uçlu kalemim oldu ki,neredeyse her marka hakkında az da olsa bie bilgim var.Bu üç kalemin de farklı renklerine sahibim.En baştaki pembe eski adıyla Tombo yeni adıyla Serve olmuş.Ben yine de tombo diyorum. Çok rahat ve severek kullanıyorum.Rengine diyecek laf yok. Bayılarak aldım.Diğer iki kalem de Faber-Castell.Ortadaki mor kalemin bozulmadığını,diğer Faber-Castell'in ise bozulduğunu görmedim.Bu da böyle ilginç bir durum.

Birkaç şey daha aldım.Ancak çektiğim görselleri beğenmediğimden yayınlamıyorum.Umarım ilginizi çeken bir yazı olmuştur.
Yeni haftanın mutluluk getirmesi dileğiyle!
Hosçakalın!

21 Eylül 2014 Pazar

Islak Kek!


Merhaba!
Haftasonu bitmeden çok sevdiğim brownie tarifini paylaşmak istedim.Bu tarifi bir yerden direkt olarak  almadım. Farklı tarifleri karıştırarak sonuçta bu keki elde ettim.Tatlı şeyleri yemeyi de yapmayı da çok sevdiğimden genelde evdeki tatlıları ben yapıyorum.Görsel yeni değil, birkaç hafta önce yaptığımda çekmiştim.Tarife gelecek olursak;

Malzemeler
- 4 adet yumurta
- 2 su bardağı toz şeker
- 1 su bardağı süt
- 1 su bardağı sıvı yağ
- 1 paket kakao(üç yemek kaşığı)
- 1paket vanilya
- 1 paket kabartma tozu
- 1 su bardağı süt (kekin üstüne dökmek için)

Tarif
Öncelikle şeker ve yumurtayı köpük köpük olana kadar çırpıyoruz.Ardından süt,yağ ve kakouyu ekleyip karıştırıyoruz.Bu noktada karışımımızdan bir su bardağı ayırmamız gerekiyor.Çünkü kekimizi  fırından çıkarmadan beş dakika önce dilimleyip üstüne bu ayırdığımız karışımı ve bir bardak sütü karıştırıp dökeceğiz.(Bu işlem kekin kuru değil ıslak olmasını dolayısıyla çok daha lezzetli olmasını sağlıyor) Kalan karışıma un,vanilya,kabartma tozunu da ekleyip çırpmaya devam ediyoruz.Ben oluşan karışıma isteğime bağlı olarak bir avuç ceviz kattım.İnanılmaz bir lezzet katıyor.Siz tercihinize göre fındık da koyabilirsiniz. Sıradaki işlem kek  hamurumuzu yağlanmış borcam/kek kalıbı kısacası pişireceğimz kaba  dökmek.Fırını 180 dereceye ayarlıyoruz, ortalama 40 dakikada pişecektir.Kekimizi fırından çıkarmadan beş dakika önce dilimleyip üzerine bir su bardağı süt ve önceden ayırdığımız karışımı karıştırarak döküp tekrardan beş dakikalığına fırına veriyoruz.

Pratik ve lezzetli  ıslak kekimizi ya da browniemizi artık yiyebiliriz.
Afiyet olsun!

16 Eylül 2014 Salı

Okula Döndük!


16 Eylül'den merhaba!
Üç aylık yaz tatilimizi tükettik.Her yıl olduğu gibi ''Bu tatil çok hızlı geçti'' dedim ben yine.
2014-2015 eğitim yılımız başlamış oldu.Ben de her öğrenci gibi  yeni bir başlangıç yaptım.Umarım bütün öğrenciler ve öğretmenler için verimli ve güzel geçen bir yıl olur.

Bu postta farklı zamanlarda çekmiş olduğum çiçek fotoğraflarını paylaşmak istedim.Çiçekleri çook seviyorum.



Malesef adını bilmediğim bu çiçek babaannemin bahçesinden. İşte tam olarak bu rengi çok seviyorum,mora kaçan pembe.
Bu da nerde çektiğimi hatırlayamadığım succulent.Succulentleri kısa zaman önce tanıdım ve çok sevdim.En kısa zamanda edinip yetiştirmek istiyorum.

Ortancalar çok mu güzel yoksa bana mı öyle geliyor. Küçük küçük çiçekler bir araya gelip büyük bir çiçek oluşturuyor resmen.

                                                        Bahçemizde yetişen tek gül.


                                             Latanaların renkleri ve biçimlerine bayılıyorum!

Bu post bol çiçekli oldu. Umarım görselleri beğenmişsinizdir.Şimdilik hoşçakalın!

13 Eylül 2014 Cumartesi

Cunda'yı Sevmeyen Var Mıdır?

Sorumu yineliyorum,"Cunda'yı Sevmeyen Var Mıdır?"
Cunda, diğer adıyla Alibey Adası Balıkesir'in Ayvalık ilçesine bağlı bir ada.
Ben adaları çok seviyorum ve Cunda da en sevdiğim adalardan bir tanesi, bunda ablamın üç yıl kadar Ayvalık'ta yaşamış olması ve Ayvalık'a 60 km uzaklıkta yazlığımız olması önemli bir etken.


Cunda'da gezilmesi gereken çok güzel Rum evlerinin bulunduğu Rum mahalleleri ve kiliseler var.Birkaç fotoğrafla bu güzellikleri göstermeye çalışacağım.




Cunda Adası'nın tarihi Taş Kahvesi'nde Türk Kahvesi içmeden adadan ayrılmayın derim.  

                                             
Ada Ege mezeleri,türlü balık çeşitleriyle oldukça  zengin bir yemek  kültürüne sahip.Sadece Ayvalık'ta tutulduğunu duyduğum  "Papalina" balığını tadabileceğiniz çok balık restoranı var.
Ayvalık'a geldiyseniz Şeytan Sofrası'nın manzarasını görmeden kesinlikle dönmemeniz gerektiğini düşünüyorum.Bol resimli bir post olduğunu farkındayım ama bu güzellikleri paylaşmadan edemedim.Umarım severek ve sıkılmadan okuduğunuz bir yazı olmuştur.
Görüşmek üzere!